MİKRO STRESLER
Mikro stres deyip geçmeyin! Farkında olmadan sizi
kemiriyor olabilirler.
Stres, çoğunlukla büyük olaylar halinde üzerimize
çöküp bizi dibe vurdurmuyor, gün boyunca küçük küçük ataklar yapıyor, işte buna
“mikro-stresler” diyoruz. Bunlar genelde “büyük stresler” olarak etiketlemediğimiz
yerlerden geliyorlar.
Çoğumuz mikro stresleri günün normal bir parçası
olarak kabul ediyoruz. Sanki normal buymuş veya başka türlüsü mümkün değilmiş
gibi, çözümü aklımıza bile getirmeden yaşayıp gidiyoruz. Çok ciddiye
alınmasalar da kişiyi yıpratan etkenlerin başında geliyorlar.
İşten eve dönerken veya evden çıktığınızda, ağırlıklı kaynak neresiyse oradan ayrıldığınızda, üzerinizde hissettiğiniz
dayak yemiş hal, kimseyle konuşmama isteği, artan uyuma arzusu, mikro streslerin
baskısı altında olduğunuzu akla getirebilir.
Bunları yönetip yıpranma payını azaltabilmek için de
onları tanımak gerekiyor. Özellikle de “nereden geldiklerini” saptamak şart. Evde,
işte, iş bağlantılarında, sosyal ortamlarda ve patrondan, çalışma arkadaşlarından, eşten, çocuklardan, iş bağlantılarından kaynaklanıyor olabilirler.
Mikro streslerden bazıları:
* Zayıf iletişim
* Rollerin ya da
önceliklerin sıralanmasındaki yanlışlıklar
* Aşırı sorumluluk
yüklenmek
* Kişisel değerlerinizle
uyuşmayan hedeflere ulaşma baskısı
* Birilerinin kendine
güven, değer veya kontrol duygunuzu zayıflatması
* Patronun veya eşin
beklenmedik, ani bir davranış değişikliği
Sizin mikro stresleriniz
neler?
Yorumlar